FRANSA'DA BIR TÜRK

Aller au contenu | Aller au menu | Aller à la recherche

Tuesday 18 December 2007

Siz kalın sayın bay Fazıl Say... Biz gidelim!

Engin NOYAN

Ve birden araya, yırtık iç çamaşırından fırlar gibi sayın bay Fazıl Say’ın canhırâş feryâdı girdi! Önce üzerinde pek fazla durma gereği duymadım. “Sanatçıdır, hissiyâtı dalgalı/fırtınalıdır…

Lire la suite

Sen Türkiye’de zaten hiç yaşamadın ki!

HASAN KARAKAYA "Piyano" ve "piyanist" denildiğinde, hep "Karadenizli Temel"in fıkrası gelir aklıma... Meşhur fıkradır... Temel, "Karadenizli" olduğu için "burnu" dahil, görüntüsünden "nefret" ediyormuş...

Lire la suite

Thursday 13 December 2007

Eve dönmesinler, ovaya da inmesinler, dağda kalsınlar!



ABDURRAHMAN DİLİPAK Eve dönmesinler, ovaya da inmesinler, dağda kalsınlar!




CHP ve bazı emekli paşalar eve dönüş yasası konusunda bastırıyorlar. Asla olamaz! Ne olacak, dağda kalsınlar. Hepsini dağda avlayalım.. Yetmez efendim, ovadakileri de dağa çıkartıp orada haklarından gelelim.. “En iyi Kürt, ölü Kürt”. Bunu mu demek istiyorlar?




Okulları, stadyumları kapatıp hapishaneye çevirelim.. Onları hapiste beslemek de olmaz, o zaman ne yapalım bunları?..

Bana göre eve dönüş de yetmez. Af da çözüm değil. Önce her şeyi suç sayan şu yasalardan kurtulmamız ilk şart.. Teröre yardım ve yataklığın kapsamının daraltılması lazım..

Önceki gün İHH'da eski bir Siyah Panterler Partisinden bir zenci lideri dinledim.. 19 yıl haksız yere hapiste yatırmışlar adamı.. Bir örgütü kapatmak için açtıkları dava beraatle sonuçlanınca, bu kişilerin resmi kişi ve kurumlara saldırı hazırlığında oldukları iddiası boşa çıkınca, iddialarının doğruluğunu isbatlamak için kendileri kendi polislerini vurup öldürmüşler, karakolları bombalamışlar. Sonuçta gerçeğin ortaya çıkması için 19 yıl geçmesi gerekmiş. Yeni adı Dhoruba el Mücahid bin Vahid, nam-ı diğer Richard Early Moore; Amerika'da yaşanan utanç verici gelişmeleri anlattı.. Ona göre artık Amerikan demokrasisi halk için halk tarafından değil, elitler için ve elitler tarafından işletilen bir siyasi yapıyı ifade ediyor.. O elitler de ya siyonist, ya WASP. Beyaz, Anglosakson ve Protestan!

İster Amerikan tarihinden ders alalım, ister İspanya'daki BASK'dan ya da İrlanda'daki IRA’dan ya da Filipinlerdeki İLAGA uygulamasından, PKK konusunda izlenen yol yanlış.. Bu sokak çıkmaz sokak!

Klu Kulux Klan kafası ile bu işleri çözemezsiniz. İnsan avcılığı ile de..

Kürt meselesini bu hale getirenler, bu işi bir kan davası haline getirenler şimdi akıl vermeye kalkmasınlar.. Bu durum onların eseri. Bu iş şoven duygularla çözülemez.. Bu sorun öfke ve inatla çözülemez..

Önce suçu net olarak tanımlamak ve suçun alanını daraltmak zorundayız.. Bir mahallede bir tane terörist varsa, onun tüm arkadaşlarını, akrabalarını, iş ortaklarını, müşterilerini, üyesi olduğu dernek üyelerini ya da abonesi olduğu gazeteyi okuyanları, sürekli gittiği kahvehane işletmecisini suçlu kapsamına alıp sorgulayarak bu konuda başarı elde edemezsiniz..

Bu işin ikinci adımında ise, adına ister demokrasi diyin, ister uluslararası sözleşmelerden yola çıkın, ya da AİHM AB müktesebatını referans alın, ister insan hakları ve hukuk devleti adına diyin, Kürtlerle birlikte herkes için insan haklarını, inanç haklarını ve kültürel hakları bir an evvel, pazarlıksız şekilde hayata geçirin..

Bu olmadan af da çıkarsanız, eve dönüş yasası da çıkarsanız faydasız.

Başbakan “suç işlemeyen ana ocağına dönsün” diyor.

Peki bu ne demek?

Öteki hemen isyan ediyor: Hayır n’olamaz!?

Dağda kalsın! Terör lobisinin istediği bu.. Bu kavga sürsün.. Eğer AK Parti bir de bu terörü bitirirse, ötekilerin siyasi varlığı bitecek. Onun için PKK bitmemeli.

Mafia biterse, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı biterse, barış olursa, ötekilere sormazlar mı bugüne kadar siz niye bitirmediniz diye!

Ötekilerin bu sorunu bitirmek gibi bir derdi yok ki, işleri güçleri yangına körükle gitmek.

Bu lobi sadece Türkler arasında yok. DTP'de de var. Kürt aydınları arasında da bu var.

Ha bire kaşıyorlar.

Almanya'da ya da Hollanda'da onların milli marşı okunurken ayağa kalkmamayı akıllarına getirmeyenler, Türk milli marşı okunurken dışarı çıkmayı ya da protesto etmeyi marifet sayıyorlar..

Hani birileri de bayrağı ve milli marşı ötekilere karşı protesto için kullanıyor aslında.

Al birini vur ötekine..

Çözümün 3 ayağı var, siyaset, adalet ve güvenlik.

Güvenlik 3. sırada. Önce güvenlik diye başladığınız bir mücadeleyi kaybetme ihtimaliniz çok yüksek.. Bu zaten işin başında bu yöntemin hukukiliği ve meşruiyetini tartışmaya açacaktır. Unutmamak gerekir ki, haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder.

İlk denenmesi gereken sorunun siyasallaşması ve siyasi zeminde çözüm arayışı. En az riskli olanı, en kolayı, en doğrusu bu..

Siyasetin eksiğini yargı dolduracak. Bu çözümün dışında kalanlar ise güvenlik önlemleri ile önlenecek.

Siyaset bu işi hem iç politika, hem sosyal siyaset planlaması, aynı zamanda diplomasi yolu ile çözmek zorunda.

Terör ve terörist artık sadece Türkiye topraklarında gerçekleşmiyor ve bu işin içine birçok yabancı ülke istihbaratı ve mafia karışmış durumda..

Soğuk savaş döneminin bakiyesi, kontrol dışı kalan kontrgerilla timlerini dağıtmadan terörle başedemezsiniz.. Korucu mantığı ile de başedemezsiniz.

Terörle mücadele konusunda resmi birimlerdeki eğitim ajandasındaki yaklaşımlar da çok eski ve pratikde fayda sağlamayan şeyler.

Onun için susması gerekenler konuşmasınlar. Hiçbir şey söylemek zorunda değiller, hani filmlerdeki gibi hatırlatmak gerek; “söylediğiniz her söz aleyhinize delil olarak kullanılabilir.”

Denenmeyen bir tek şefkat operasyonu kalmıştı.. Şiddet karşı şiddeti doğurmaktan başka bir işe yaramadı. Bana kalırsa denenmeyeni denemekte fayda var.

Her iki kesimdeki şovenist, şiddet yanlılarına inat, ille de barış. Bizlerin Türkler ve Kürtler olarak bu ülkenin tüm yurttaşları. Selâm ve dua ile..

Sunday 9 December 2007

Sünni-Alevi gerginliğini kim, neden istiyor?

HASAN KARAKAYA Birkaç gündür, kafam bir soru ile meşgul... Merak ediyorum, "Alevileri bir kışkırtan mı var?"... Eğer böyle ise, bu kışkırtma "içten" mi, "dıştan" mı?... Eğer içten ise, bu kışkırtıcılar "dede"ler mi, yoksa "vakıf ve dernek başkanları" mı?..

Lire la suite

Monday 3 December 2007

1000 yıllık Millî yazımız hâlâ yasak

Mehmet Şevket Eygi Milli Gazete/29 Kasım 2007 1000 yıllık Millî yazımız hâlâ yasak

DÜNYANIN neresinde böyle bir yasak var? Atalarımız bin yıldan fazla İslâm alfabesini kullanmışlar. Yazma eserler, basma kitaplar, arşiv vesikaları, mezar taşları, kitabeler, mektuplar velhasıl bütün metinler o alfabe ile yazılmış. Sonra 1928’de bu alfabe değiştirilmiş ve yasaklanmış. Şimdi 2007 yılının sonlarındayız. Aradan 79 sene geçmiş, yasak hâlâ sürüyor.

Lire la suite