BİLİNMEYEN GERÇEKLER Beyazıt'ta asılanların sayısının en fazla 20 kişi olduğunu, bunların da söz konusu kişiler değil, Talat Paşa'ya karşı işlenen suikast nedeniyle suçlu bulananlar olduğunu belirten Sarınay, adı çok anılan Komidas adlı Ermeni'nin de soykırım sonucu öldüğünün iddia edildiğini ve Paris'te anısına "soykırım kurbanı" olarak anıt dikildiğini, halbuki bu kişinin, savaş döneminde Osmanlı devletinden izin alarak hasta bir akrabasını ziyaret etmek amacıyla yurtdışına çıktığını ve Paris'e yerleştiğini, burada öldüğünü kaydetti. Soykırım mağduru oldukları öne sürülen çok sayıda Ermeni'nin hapishanelerde beslendiklerine de işaret eden Sarınay, bunun ve tehcir edilen Ermenilere devlet hazinesinden yardım yapılmasının soykırım iddialarını çürütmek için yeterli olduğunu sözlerine ekledi. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürü Yusuf Sarınay, Türkiye'nin tarihinde yüzleşemeyeceği hiçbir konu olmadığını, ancak tarihin irdelenmesinden başka ülkelerin rahatsız olabileceklerini söyledi. Sarınay, Almanya'nın başkenti Berlin'deki Türkevinde "Devlet Arşivleri ve Ermeni Sorunu" konulu konferans verdi ve katılımcıların sorularını cevaplandırdı. Anadolu'daki Ermeni isyanlarının İngiltere ve Fransa'nın da desteğiyle 1878 yılında başladığını, Ermenilere İngiliz ve Fransız üniformaları giydirildiğini ve Ermeni çetelerin yüzbinlerce Türk'ü öldürmesi üzerine Osmanlı devletinin tehcir kararı aldığını anlatan Sarınay, Osmanlı hükümetinin Ermenilerin mal varlıklarının korunması, yol güvenliği, kendilerine içecek ve yiyecek sağlanması gibi konularda bile genelgeler çıkardığına ilişkin belgeler bulunduğunu ifade etti. OSMANLI'NIN ADALETİ Bununla birlikte, Ermeni çetelerin saldırılarına karşı tehcir edilen Ermenilere yönelik intikam saldırıları olduğunu kaydeden Sarınay, Osmanlı devletinin bu durumda da adaletli davranarak, görevini ihmal eden ve olaylara karışan görevlileri bizzat yargıladığını söyledi. Sarınay, kurulan gezgin soruşturma komisyonlarıyla olayların tespit edildiğini, yargılanan 1673 görevliden 528'inin güvenlik, 170'inin kamu görevlisi olduğunu, bu kişilerden 67'sinin idam edildiğini ve 500'den fazla kişinin hapse atıldığını kaydetti. Almanya'da Nazi döneminde Yahudilere yapılan kötülüklerden dolayı yargılanan tek bir asker ya da subayın olmadığına dikkati çeken Sarınay, "Osmanlı, kendi görevlilerini yargılamıştır. Devlet kurumlarında çok sayıda Ermeni çalışmıştır ve Osmanlı devleti tehcir edilen Ermenilere yardım bile yapmıştır" dedi. "SUSKUNLUĞUMUZ YANLIŞ ANLAŞILDI" Osmanlı arşivlerini açmalarından bu yana Ermenilerle ilgili belgeleri incelemek isteyen yabancı araştırmacıların sayısının yok denecek kadar az olduğuna işaret eden Sarınay, "Bu konuyu yabancı araştırmacılarla görüştüğümde bana, 'Bu konuya bulaşmak istemiyoruz, ülkemizde bunalım olur' dediler. Tehdit edilmekten korktuklarını söylediler. Sanal bir Ermeni soykırımı dünyası oluşturulmuş durumda. Bizim suçumuz arşivleri zamanında açmamamız ve suskunluğumuz. Suskunluğumuz yanlış anlaşılmıştır" diye konuştu. Ermenilerin sözde soykırım tarihi olarak 24 Nisan’ı belirlemelerinin nedeninin de, İçişleri Bakanlığının bu tarihli bir genelgesiyle Ermeni terör örgütleri merkezlerinin kapatılması ve teröristlerin tutuklanması olduğunu anlatan Sarınay, 235 kişinin tutuklandığını ve bombalı eylem planlarının bulunduğunu, bu kişilerin hepsinin Beyazıt'ta asıldıklarının iddia edildiğini söyledi. Sarınay, konferansı izleyen Berlin Başkonsolosu Ahmet Nazif Alpman'ın, Abdülhamit'in, kendisine suikast girişiminde bulunan teröristleri affettiğinin doğru olup olmadığı sorusuna, doğru olduğu cevabını verdi. Rus ve Ermeni arşivlerinden de istifade edilip edilemediğinin sorulması üzerine de Sarınay, Rus arşivlerinden faydalanabildiklerini, ancak diplomatik ilişki olmadığı için Ermeni arşivlerinin kendilerine açılmadığını kaydetti. Sarınay ayrıca, Osmanlı devletinde her din ve kültürden insanın bir arada yaşadığını, bir kilise kurulmak istendiğinde buna izin verildiğini hatırlattı. Bir bayan izleyicinin "Ancak çan seslerine izin verilmedi" demesi üzerine diğer bir izleyici, "Biz yıllardan beri Almanya'da yaşıyoruz. Ezan okunmasına izin vermiyorlar" şeklinde karşılık verdi.

Vakit /25/04/2007