FRANSA'DA BIR TÜRK

Aller au contenu | Aller au menu | Aller à la recherche

Saturday 7 June 2008

BAJAZET

TASINDIM YENI ADRESIM http://bajazet.blogspot.com

Tuesday 15 April 2008

Sabih Kanadoğlu yine sahnede...

http://www.8sutun.com/node/57842 Sabih Kanadoğlu, Almanya'nın Frankfurt kentinde katıldığı 'Güncel Anayasa Sorunları' konulu konferansta çok tartışılacak açıklamalarda bulundu.

Bu adam iyice kudurmus.Fikirleri ayni Hitlerin fikirleri:Halki begenmiyor,milleti kendi fikirleri dogrultusunda egitmek istiyor.

Tabibiki 70 milyonu ayni formata koymak zor olacagindan sapik fikirlerine uygun yeni bir "türk" nesli üretmesi lazim.

Hitlerde yeni bir Alman nesli üretmek istiyordu.Hatta Almanyadan,Fransadan getirttigi sarisin uzun boylu genç kadinlari bir çiftlikte toplatip seçkin Alman subaylari ile çiftlestirdigi ve bu iliskiden epey çocugun dünyaya geldigi söylenir Fransada.

Veyahut bir gazete yazarinin dedigi gibi "Fransadan laik halk ithal ettirsin" .

O zaman ben Fransada kalirim.Nasil olsa eninde sonunda müslümanlar Türkiyeden sürüleceklerdir.

Yalniz laik fransizlar sizin azabiniza tahammül edebilirlermi bilemem.Cünkü fransizlar laiktir fakat son derece özgürlükçü ve isyankar bir halktir.Ayaklari üstüne bastirmayi sevmezler / Ils ne se laissent pas marcher sur les pieds/. Dikta yönetim uygulamak isteyenlerinde anasini ..ederler.

Fransada uzun yillar yasamimdan edindigim bilgi şuki ;Türk halki tepkisiz,korkak,höt deyince ödü patlayan bir millet imaji veriyor.

Mesela en azindan su parti kapatma olayi Fransada olsa;mesela bir savci çikipta UMP'ye(Sarkozy'nin partisi)kapatma davasi açsa,en azili fransiz solculari,devrimcileri,Trotsky'cileri,bilme Che cileri ayaklanir ve o mahkemeyi ablukaya alirlardi. Tipki 1789 Bastille muhasarasi gibi.

Türk milletinin bu sakin durumu gösteriyorki idareciler yillardan beri süren baski sonucu halkin gözünü iyice korkutmuslar.öyleki AKPnin kapatilmasina karsi gelmekten bile korkanlar var.Belki gözaltina alinirim,belki sicilime islenir falan diye.Alenen yapilan hakaretler(Sabih Kanadoglu gibi),asagilamalar halkimizin içini kemiriyor,halk için için homurdaniyor ama bir sey yapmiyor/yapamiyor."Bu halk cahildir","bidon kafalidir","benim oyumla bu cahil halkin oyu bir tutulurmu","göbegini kasiyanlar" ..gibi halki asagilayici sözlere kimse bir sey demiyor ama kurulu devlet diktasina bir tek elestiri getirene suradan buradan bir kanun maddesi bulunup hemen sorusturma açiliyor.

Düsunebiliyormusunuz herifin dediklerini,o sarfettigi cümlelerden anladiklarimi yazdim.

"Değil yüzde 47, yüzde 97 oy alsa bile bu dava açılır." :devlet karari vermistir milletin hiç önemi yok.

"DİYANET MİLLİ BÜTÜNLÜĞÜ BOZUYOR":Halkin dinsiz yada baska dinden olmasi gerek.

"KAPATMAYI ZORLAŞTIRACAK ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DE YENİ KAPATMA SEBEBİDİR" : Hükümetin yasa yapmaya hakki yok. "ERGENEKON, ŞEMDİNLİ GİBİ OLMAYA MAHKUM":Hukuk devlettir,savcilar devletten izinsiz hareket edemez ederse anasini aglatiriz(hükümeti düsürüp kaos çikartmak isteyen savcilar hariç).

Saturday 5 April 2008

Hem ispiyoncu, hem zorba

THK.Turk Hava Kurumu.Adindan belli oldugu gibi Türkiyede havaciligi güçlendirmek için Atatürk tarafindan kurulmus.Bu laik kurumun dîni ibadet olan Kurban derilerine sahiplenmesini hep yadirgadim.Nasil olurda Kurban bayramini bir vahset sahnesi gibi gösteren laikçi(hatta dinsiz) kisiler kurban ibadetinin ürünü olan kuban derilerine sahip çikar.Bu kisiler Kurban ibadetini bir et kesme günü olarak görüyorlar demekki. Asagida Vakit gazetesinin verdi haberi mutlaka sizde yasamissinizdir.

Lire la suite

Monday 17 March 2008

Tek Parti Olsun, Temiz Olsun

Tek Parti Olsun, Temiz Olsun, Düzgün bir demokrasimiz olamadı bari adam gibi bir totalitarizmimiz olsun DTP, AKP tamam, kaldı 48 parti! demek için 15 Mart Cumartesi 13.30’da Galatasaray Lisesi Önündeyiz




“Madem Öyle Tek Parti Olsun, Temiz Olsun”

Cumhuriyet hiç bu kadar tehlikede olmamıştı

Bize okulda cumhuriyetin halkın kendi kendini yönetmesi olduğu öğretilmişti. Cumhuriyet ilan edilmişti, kaderimiz padişahın iki dudağı arasında değildi.

Şimdi anlıyoruz ki Padişah gemiye binip kaçtı diyenler bize yalan söylemişler. Padişah hiç bir yere gitmemiş sadece İstanbul’dan Ankara’ya taşınmış. Canı çekiyor, DTP’yi kapatıyor. Canı sıkılıyor AKP’yi kapatıyor.

Padişah hazretleri zahmet buyurmuşlar, biz zavallı kullarına bir yığın da gerekçe ortaya sürmüşler.

Halbuki ne gerek vardı. Hukuk sizin iki dudağınızın arasında değil miydi zaten? Hepimiz de sizin sadık kullarınızdan başka neyiz ki?

Bugüne kadar yalancı çoban cumhuriyet tehlikede diye çokça bağırdı. Çok aldatıldık. Ama bu kez gerçekten inanın, cumhuriyet 1923’teki ilanından beridir hiç bu kadar ciddi ve sahici bir tehlike altında olmamıştı.

Yurttan kovaladığımızı sandığımız padişah dün Ankara’da ortaya çıkıp sultanlığını ilan etti.

Şimdi zencilerin çoğunlukta olduğu bu sözde muz cumhuriyetinin beyaz padişahlarına karşı çıkma zamanıdır. Birbiriyle didişen tüm zencileri, hepimiz zenciyiz peki bizi bunca zamandır neden beyaz padişahlar yönetiyor diye isyana teşvik ettirme zamanıdır.

Borsayı düşünerek siyasi hamlelerini Cuma günü yapacak kadar incelikli olan darbecilerin iktidarı ele geçirmek için Padişahın gazetelerini bombalayacak, adamlarını öldürecek ölçüde gözlerinin dönmüş olduğunu teşhir etme zamanıdır.

Bugün Ergenekon çetesinin yedikule zindanına tıkılmasıyla 2009’da darbe yapma planları suya düşen Padişah hazretlerinin bir umut kadılarıyla giriştiği bu saray darbesine direnme zamanıdır.

Bu hukuki darbeden medet umanlarla Egenekon çetecilerinin aynı Padişahın kulları olduklarını ifşa etme zamanıdır.

DTP’yi kapatmaya çalışan Kemalist milliyetçilerle, AKP’yi kapatmaya çalışan Kemalist şeriatçıların aynı padişahın bendeleri olduğunu Erdoğan’a hatırlatmak zamanıdır.

Bugün yine AKP’nin günahlarını sevaplarını bir tarafa bırakıp, yıllarca kaprisleriyle, saray entrikalarıyla bizi bunaltan zevk sefa düşkünü Padişah’a ve onun bürokrasi, medya, siyaset ve yargıdaki kapıkullarına karşı demokrasinin yanında kazan kaldırma zamanıdır.

Hukukun üstünlüğü yerine Kemalist şeriatını, bağımsız yargının yerine iki dudak arasını, çok parti yerine padişahın partisini, Meclis yerine saltanat divanını isteyen gerçek cumhuriyet düşmanlarına karşı şimdi bu kez sahiden tehlikede olan cumhuriyete sahip çıkmak zamanıdır.

Kemalist sultan direniyor. Laik kadılar fetvalar yayınlıyor besleme basın “çok yaşa padişahım” manşetleriyle çıkacak. Ama hala farkında değil misiniz? Koyun olmadığı için keçilere Abdurrahman Çelebi denildiği, erken kalkanın adam sayıldığı bir ülke değiliz artık.

Hala anlamadınız mı?

Biz o eski biz değiliz artık!

Rejim değişti, cumhuriyet ilan edildi Günaydın!

Saturday 8 March 2008

SPAM ISTILASI

1 haftadir BLOG'um çalismaz oldu.Hosting sirketi Free.fr spam istilasina ugradi gerekçesiyle veritabini mysql den bazi tablolari silmis.

BLOG'un altyapisi Dotclear isimli fransizca bir sunucu programidir.PHP kodunu pek bilmedigim için ancak bu kadar düzenleyebildim. Simdi yazi yazip kaydedebiliyorum fakat Trackback ve yorum yapmak imkansiz. Geri kalan hatalarida düzeltmeye çalisacagim.

Olmazsa baska bir BLOG platformuna tasinmak gerkecek.

DepuiS une semaine mon blog été fermé.La société Free.fr a effacé des tables dans ma basa de donnée mysql sous pretect que celle-si etait pollué de spam.Pour ma part il n'y avait aucun spam.J'ai pu corrigé le code source dans DOTCLEAR pour que le Blog fonctionne sans les table commentaire mais il reste des erreurs que je ne sait comment faire pour l'instant.

Sunday 2 March 2008

Mecelle

Cumhuriyetle birlikte milli ve manevi degerlerimizin kaybolmasina sebep olan devrimler arasinda harf devriminden sonra en yikici olan ceza kanunu olmustur bence.Bin yillik fıkıh ve islamî degerleri ölçü alan kanunlarimizin yerine avrupadan alinan hiristiyan degerlere dayali kanunlar kabul edilmistir.Bu kanunlarin müslüman halkimiza uygulanmasi tabiiki çok canlar yakmistir.Bugün yaşadigim Fransada hiçbir kanun maddesi Hristiyanlikla çatismaz. Nitekim Eski Cumhurbaskani Valéry Giscard d’Estaing nin hazirladigi Avrupa Anayasasi taslaginda kapali bir sekilde Avrupanin yapi taşı Judeo-Chretien (yahudi-hristiyan) kültürü olarak belirtilmisti. Çogumuzun zannettigi gibi,cumhuriyetten önce Osmanlilar da yargi, sarikli cübbeli karikaturize edilmis "imam"lar tarafindan uygulanmiyor,gerçek bir hukuk,yazili bir anayasa vardi.

Iste bu yazili kanunlari SIZINTI dergisi konu ediyor.

Mecelle 1851 maddeden ibarettir. Medenî hukukun en önemli bölümünü meydana getiren evlenme, boşanma, nafaka ve neseb gibi aile ve şahıs hukukuna, mirasa, vasiyete ve vakfa dâir hükümler Mecelle’de yer almamıştır. Mecelle’nin dışında kalan bu konular yine İslâm hukuku esaslarıyla tanzim edilmiştir.

Mecelleden birkaç örnek:

Beraat-i zimmet asıldır” Yani bir kimsenin masum ve suçsuz olması esastır. Suç veya hata iddia ediliyorsa ispatlanmalıdır. İspatlanıncaya kadar, her insan suçsuzdur. Hakkında mahkemede karar verilinceye kadar, her zanlı masumdur. Gazetede veya televizyonda bir insan hakkında çok ciddi suçlamalarda bulunulabilir. Her ne kadar basında çıkan şeyler o insanın şeref ve haysiyetini yaralasa da, hakkındaki iddialar mahkemede ispatlanıp karar verilinceye kadar o kimse masumdur. “Falan şöyle yapmış, filan böyle söylemiş.” dense de ispatlanıncaya kadar bu sözlere inanılmaz. Çünkü beraat-i zimmet asıldır.

Beyyine, müddei için ve yemin münkir üzerinedir” Bir iddiada bulunan onu ispatlamak zorundadır. Karşı taraftan onu ispatlamasını bekleyemez. Hiç kimseye sahtekâr olmadığını ispatla veya katil olmadığını ispatla denemez. Böyle bir iddiada bulunan, iddiasını ispat etmelidir. Buna karşılık iddia sahibi iddiasını ispatlayamazsa, karşı taraftan yemin etmesini isteyebilir.

Hatası zâhir olan zanna itibar yoktur” Bir zannın hatalı olduğu açıksa, ona itibar edilemez. O zan muteber olmadığından, o zanna dayanılarak yapılan şeylere de itibar olunmaz. İnsanlar hakkında kötü düşünceler beslemek, onları bir şeylerle suçlamak herhangi bir delile dayanmadığı sürece hatalıdır. Çünkü hüsn ü zan esastır. “Tevehhüme itibar yoktur” kuralı da benzer bir hüküm getirmektedir. Yani delile dayanmayan ihtimale itibar edilmez.

Kelâmda asıl olan, mânâ-yı hakikîdir” Söylenen bir sözde asıl olan, gerçek mânâdır. Gerçek mânâ varken mecaz mânâ aranmaz. Zîrâ mecaz, gerçek mânânın dışındadır. Ancak bir sözün gerçek mânâya yorulması mümkün olmazsa, mecaz mânâya yorulur. Fakat bu hükmün genel bir terbiye sistemiyle kalblerde oturaklaşmadığı ve suizanların alabildiğine yaygın olduğu toplumlarda, insanların apaçık sözleri dahi hiç olmayacak mânâlara çekilebilir, sözlerinin altında gizli mânâlar aranır, insanlar takiyye yapmakla suçlanır veya hayatını milletine ve dinine adamış insanların apaçık sözlerine inanılmaz, bu kimseler vatan ve din düşmanı olmakla suçlanır.

Meşakkat teysiri celb eder” Yani darlık vaktinde kolaylık göstermek gerekir. İslâm dininin ve hukukunun genel bir hususiyeti zor durumda kalana kolaylık göstermektir. Bu maddenin, borçluya durumunu düzeltinceye kadar süre vermek, ihtiyaç sahibine yardım etmek, çocuğa ve yaşlıya destek olmak, sadaka, zekât, sıla-i rahim gibi çok sayıda uygulama alanı bulunmaktadır. Bir zelzele veya sel afetinden sonra devletin çiftçi borçlarını ertelemesi veya uzun vadeye yayması bugün de bu hükmün uygulanmasına güzel bir örnektir.

Daha genis bilgi için SIZINTI DERGISI

Not:Yukarida alinti yaptigim Mecelle'nin maddeleri bgünkü Fransiz hukukuyla bagdasiyor.Bilhassa daha üç yil önce "suçsuzlugu tespit edilinceye kadar herkes suçludur" seklinde olan kanun maddesi "suç tepit oluncaya kadar herkes suçsuzdur" seklinde degistirildi. Zira önceleri vatandas suçsuz yere hapiste tutuluyordu.

Thursday 28 February 2008

Adini unuttugum bir general

Bundan yillar önce,demekki Subat 1997 deymis.Türkiye televizyonunda birkaç kisi oturmus bir konu tartisiyorlar.Içlerinde rütbeli subaylarda var.Pek ehemmiyet vermedim konusmalara.Baska isle mesgul olup yarim kulakla dinliyor ara sirada bakiyordum.Yurt disinda oldugumdan o zamanlar Türkiyede olup bitenle pek ilgim yoktu.Her neyse bir an,ortada oturan rütbeli bir asker "ulan pezevenk sen kim oluyorsun.. " sözleriyle Türkiye Cumhuriyeti Basvekiline hakarette bulunmustu.

Aklimdan hiç çikmayan o küfür zamanin Basbakani Necmettin Erbakan içindi ve küfür eden de devletin bir memuru askerdi.Rütbesi ne olursa olsun Erbakan devletin Basi ve o asker devletin yani Erbakan'in emrinde bir asker.

Hayatimin çogunu Fransada geçimeme ragmen bir astin bir üste küfür etmesi hele hele bu küfürün vatani ve vatandasi korumakla görevli bir generalden gelmesi bende şok etki yaratti. Ve ogün bugündür bütün generallere,pasalara hep kuskuyla bakar oldum (askere sözüm yok,onlar emir kulu).

Eger o küfürü bir fransiz subayi etseydi (bu mümkün degil !) adami sorgusuz sualsiz cezaevine gönderirlerdi. Fakat o generale kimse birsey demedi.

Iste bu generalin ismini bir türlü hatirlayamamistimki bugünkü Habervaktim sitesinde 28 subat dolayisiyle rastladim.

Bu küfürbazin ismi Osman Özbek mis.Halki askerlikten sogutmak suçundan yargilanmasi gereken tek sahis.

İstiklâl Marşı’mızdan ne istiyorlar?

Mehmet Ali Birand Istiklal marşini kasten dinlememiş."Tercüman Gazetesi Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği'nin ödül töreninde Mehmet Ali Birand'ın kasten İstiklal Marşı'nı dinlemediğini iddia etti."

Sanki çok önemliydi Tercuman Yayin Yönetmenin Istiklal Marsini dinlemesi.Birı dinlemis öbürü dinlememis,fakat ikiside ayni zihniyet.Ikiside islamofob. Birbirlerine benzerlikleri,şehit promosyonu yapan ulusalcilar ve solculuk adina savaşa hayir diyen marxistler gibi.Savaşa hayir diyen solcularin fikir babalari Stalin'in katlettigi insan sayisi 2.Dünya Harbinden daha fazla.

Bir önceki yazdigim "sehitler ölmez " baslikli yazima bir benzerini istiklal Marsi üzerine Yavuz Bahadiroglu yazmis.

Lire la suite

Tuesday 26 February 2008

Sehitler ölmez vatan bölünmez !

Bülent Ersoy'un " bir çocugum olsa sehit vermem demesi ortaligi karistirmis Türk medyasinda.Ve P.Magden kösesinde Bülent Ersoy'a arka çikmis.Bu konu uzayacak gibime geliyor. Bence Bülent Ersoy'un sözlerinde halki askerden sogutacak bir ifade yok. Onlar (Ersoy ve P.Magden) bu çatismanin anlamsiz oldugu için ,gereksiz oldugu için evlatlarini (olursa eger) vermek istemiyorlar.Veyahut sehitligin ne oldugunu bilmedikleri için söylüyorlar,veya inanmadiklari için söylüyorlar.Bu tür düsüncede onlarin vicdani hakki.En azindan münafiklik etmeden içlerinden geleni söylemisler.

Bazilari gibi ikide bir sokaklara dökülüp "sehitler ölmez vatan bölünmez" deyip de ilk firsatta yurtdisina kaçanlardan olmadiklarini gösterdiler.

Simdi gelelim Sehitlik konusuna.

Sehit kavrami Islam inancinda vardir sadece.Ecnebiler buna martyr diyor.Ecnebiden tercume edilmis "devrim sehitleri,özgürlük sehitleri "gibi kavramlar bizim inancimizda yoktur.Bizim inancimizda Allah için ve sadece Allah için savasanlar sehit olur.Eger vatani görevini yapmak Allah için ise ölürsen sehitsin yok milliyet için sadece düsman baska bir milletten oldugu için veya gururunu korumak için savasirda ölürsen sehit sayilmazsin.Belki martyr(martir) olursun.

Bizim ülkemizde askerlerimiz gerçekten Allah böyle emretti diye,vatani mudafaa etmek Allah'in emri diye savasir.Fakat ölen askerleri meydan meydan dolastirip,mevtanin basinda salavat getirip Fatiha okuyacagina slogan atanlar,"sehitler ölmez vatan bölÜnmez" diye bagiranlar ne kadar sehitlik makamina inaniyorlar acaba.

Hz.Peygamber, ölülerinize aglamayin,bagirip çagirmayin diye nasihat ettigi halde ona muhalefeten cenaze basinda slogan atip askeri alkislayip hükümeti yuhlayanlar sehitlige ne kadar inaniyor acaba.Ebru gündesde belki bunlarin yolundadir.

Inanmadigi halde sehitler ölmez diye bagiranlar ayni "memleketi misyonerler isgal ediyor,müslüman vatandas hristiyanlastiriliyor" diyen Rahsan Ecevit Hanim ile ayni saftalar.Halbuki namazinda niyazinda olan vatandas misyonerden korkmaz,onu itelemez,onu hor görmez.Fakat mesru çerçeve içinde ona karsi savasir (silahsiz tabii).

Perihan Magden hakli söylüyor.Sehitlerimizle meydanlarda show yapanlar emin olun kendi evlatlarini o mertebede görmek istemezler çünkü o mertebenin ne oldugundan pek bilgileri yok.

Eger o inanca sahip olsalar,meydanlarda sehit analarina sarilanlar 1 saat sonra ayni anayi kendilerinin bulundugu ortamda onlara basörtün var diye yasak getirmez.

Televizyonda gördüm cenaze törenini.Yüzlerce yüksek rütbeli toplanmis Kocatepe Cami önüne saf tutmuslar cenaze namazina.Baska zamanlarda ara sira bir gelseler olmazmi ayni Kocatepe ye ?Birakin kendileri gelmiyor geleninde sicilini tutuyor bir sonraki YAŞ toplantisinda mutlaka ihraç ediliyor.Bumudur sehitlik inanci.

Evet sehit olmak için ben hazirim evladimi vermeye ondan önce ben giderim.Fakat "martyr" edecek çocugum yok. Su an karsimda Osman Gazi nin ogluna nasihati yazili bir levha var.

Bak ogul! Bizim davamız kuru kavga ve cihangirlik davası degildir.Ben bütün ömrümce dinimize hizmet için yaşadım.Sana yakışacak olan da budur

Evet yasadigimiz bu vatanin temelini böyle bir insan atmistir.Ve bu temel, sloganlarla degil tekbirlerle atilimistir.

Sunday 24 February 2008

Eksik olan

Rauf Tamer çok önemli bir konuya deginmis bugün.1974 Kibris Harekati ile bugünkü Kuzey Irak harekatini karılaştırarak vatandaşın ruh halini soruşturuyor.

Etrafa iyice bir bakar mısınız? Orduları ateş hattında bir ülke hâli var mı bizde?

Savaş rüzgârları günlük hayatımıza hiç yansımış mı? Ortak bir heyecanla kardeş gibi sımsıkı sarılmış mıyız birbirimize?

Doğru söyleyin.

Bir vahdet hissediyor musunuz?

***

Yoksa her şey aynen devam mı ediyor?

Din üzerinden siyaset, Allah üzerinden muhalefet, türban üzerinden nefret ve husumet, aynen devam mı?

Ticaret hâlâ yüzsüz, rekabet hâlâ arsız mı?

Magazin ne alemde? Yine şuh kahkahalar yükseliyor mu?

Sabahın köründe yüzlerce kadın yine koşuyor mu stüdyolara? Oyna deyince hepsi oynuyor mu?

Futbol nasıl?

Tribünlerde hâlâ küfür sürüyor mu?

Çarşı, pazar, park, bahçe, trafik, müzikhol, gece kulübü... oralar nasıl? Yine sinirli mi insanlar? Açık oturumlarda kavga dövüş var mı? Kim kime hakaret ediyor? Hâlâ mı?

***

İyice bir bakın etrafınıza.

10 bin tane askeri, hudut ötesi operasyon’a çıkmış bir ülke hali var mı bizde?

Kara kışta dağları aşarak tufanları gözleyen Mehmetçik, günlük heyecanımızda sahiden var mı?

Doğru söyleyin.

Ortak ruh var mı? Bir haşmet var mı bizde?

Duruşumuz nasıl

Allah aşkına?

Bir vahdet var mı, vahdet?

Bakın etrafınıza.

Şehit vermiş bir ülke hâli var mı bizde?

Kıbrıs Harekâtı’nda böyle miydik?

Bize ne oldu yarabbi, ne zaman oldu?

24 Şubat 2008 Rauf TAMER rauftamer@posta.com.tr

Tam olmasada ben kendi açimdan Rauf Tamerin sorularina yanit verebilirim.Zannediyorum türk halkinin çoguda böyle düsünüyordur. 1.Kibris harekati iskal altinda zulme ugrayan müslüman türk toplumunu korumak için yapildi.Halbuki Kuzey Iraktaki kovaladigimiz insanlar,yoldan çikmis olsalarda,Islam yerine marxismi seçselerde nihayetinde onlarin anabablari bizim gibi müslümandir.Bir çocugu mehmetcik öbür çocugu terrörist olan çok aile var ülkemizde.Yani halkimizin birbütün tasdik ettigi bir savas durumu yok ortada.